Ahmet Kabil 2006 OfisimdeAhmet Kabil 2006 Ofisimde

Geçen günlerde bölgemizde meydana gelen sel felaketleri üzerine gerek yazılı ve görsel, gerekse sanal medyada birçok şey yazıldı, söylendi ve paylaşıldı.Bu güne kadar ömrünün hemen tamamını bu bölgede geçiren bir Mühendis olarak ben de bazı hususlara parmak basmak istiyorum.
1-Bölgemizin Türkiye’nin en yağışlı iklimine ve dağlık bir topografyaya sahip olması bağlamında sahile dik derin vadiler ve bu vadilerdeki rejimi düzensiz akarsuların sık sık taşması, beklenmeyen veya olağanüstü bir vakıa değildir.

2-Burada felaketleri doğuran en önemli hususlar; uygun olmayan dere yatağı islahları ve sanat yapıları, düzensiz yerleşimler, derin malzeme alımları, derelere yoğun malzeme dökümleri vb. gibi akarsu taşkın sınırları içinde yapılan müdahalelerdir.

3- Karayollarında görev yaptığım 60’lı ve 70’li yıllarda yaptığımız ve projelendirilmesinde Q100 (100 yıl tekerrürlü taşkın debisi) şu anda Q500 olarak uygulanıyor. Ancak sahildeki köprülerin büyük kısmının açıklıklarının işgallerle daraltıldığı ve debuşenin (Su geçecek boşluğun) yarılara kadar indirildiğini üzüntüyle görüyorum. (Fırtına, Taşlıdere, İyidere, Of köprülerinin altına bakılırsa bu durum görülebilir).

4-Karadeniz Sahil Yolu yeni köprülerinin son teknoloji inşaat metodları ile forekazıklı ve yüksek mukavemetli beton kullanılarak yapıldığını biliyorum. Ancak tasarruf amacıyla Ordu/Ünye de çöken Cevizdere köprüsü gibi az sayıdaki eski sistem masif (Kazıksız) temelli ve düşük mukavemetli beton köprülerin de çökmelerini beklemeden can ve mal güvenliği açısından yenilenmesi şarttır.

5-Karadeniz Sahil Yolu köprülerinin menbağ taraflarında çeşitli kurumlarca yapılan ve sahil köprüsü ile kıyaslandığında debuşesi neredeyse 1/3, 1/4 daha az olan, projelendirmesinde taşkın debilerinin dikkate alınmadığı anlaşılan tüm köprülerin de detaylı teknik incelemelerden geçirilmesi şarttır. Zira Altları kolayca tıkanan bu köprüler nedeniyle dere yatağından çıkmakta ve çoğunluğunun kenarlarında yer alan yerleşimleri basmaktadır. Kötü dere islahları nedeniyle de dere tekrar yatağına dönememektedir.

6- Vadilerimizde ve dere yataklarımızdaki tüm olumsuzlukları tespit etmek ve kısa, orta ve uzun vadede alınması gereken tedbirleri ve uygulama yöntemlerini belirlemek üzere yerel yönetimler ile merkezi yatırımcı kurumların (Karayolları, Devlet Su İşleri, İller Bankası gibi) uzman teknik elemanlarından oluşan tam yetkili bir heyet oluşturulması gerekmektedir. Bu heyetin tespitleri ve önerilerinin hiçbir popülist engelle karşılaşmadan uygulanabilmesi için halkın da bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi şarttır.

Sonuç olarak felaketlere tabiat harikası bir güzelliği borçlu olduğumuz yağışların değil, bilimsel olamayan müdahalelerin ve uygulamaların yol açtığını bilmemiz ve bu doğrultuda gösterilen çabaları desteklemeliyiz. İgililerin dikkatine saygı ile sunuyorum