Dönem:21
Birleşim:100
Tarih:15-05-2002 Çarşamba
Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, yaş çay kampanyasının açılmasına ilişkin gündem dışı konuşması
AHMET KABİL (Rize) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2002 yaş çay kampanyasının açılması münasebetiyle, bütün dünyada kimyasal ilaç artığı ve renk için katkı maddesi olmayan tek çayı olan Rize çayı nasıl yetişiyor, bölge ekonomisine katkıları nedir, bölge insanının istihdamına yeterli midir, bu konularda Yüce Meclise bilgi sunmak için söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, çay, M.Ö. 2700’lü yıllarda Çin’de keşfedilmiş ve M.Ö. 500’lü yıllarda, ünlü filozof Kalikius, çayın insan sağlığına faydaları hakkında araştırma yaparak, o gün bile, halkı, birçok hastalığa karşı koruyucu olarak, çay içmeye teşvik etmiştir.
20 Mart 1940 tarihinde çıkarılan 3788 sayılı Çay Kanunuyla, çay tarımı devletçe desteklenerek, bölgedeki mısır tarlaları, fındık tarlaları bozulmuş, yerine çay tarımı yapılmış ve elde edilen gelirle, bölgede yaşanan yoğun ekonomik bunalım aşılmıştır; ancak, 1978’den sonra, her yıl artan enflasyona oranla, çok az taban fiyat verilmiş ve elde edilen gelir, yine, bölge halkını beslemez hale gelmiştir; dolayısıyla, Rize, Türkiye’de en çok göç veren üç ilden biri olmuştur.
İlk yıllarda yaş çayın kilogram fiyatı 55-75 sent arasında değişirken, son yıllarda 20-30 sentlere kadar düşmüştür. Bu, müstahsile, çayını almıyorum demektir.
1980’lerden sonra, bölge halkının hükümetlerden bütün talepleri, yaş çay taban fiyatı enflasyonun altında kalmasın, yaş çay bedelleri zamanında ödensin şeklindeydi; fakat, 1996’ya kadar, bölge halkının bu talepleri hükümetlerce dikkate alınmamış, üreticinin sesini duymamışlardır; ancak, 1996’da, 53 üncü Mesut Yılmaz Hükümeti döneminde, çaya, tarihinde ilk defa, enflasyonun yüzde 25 üzerinde fiyat verilmiştir.
1996-1997-1998 yıllarında yaş çay bedelleri zamanında ödenmiş, hatta 55 inci hükümet döneminde müstahsile avans bile verilmiştir.
MEHMET BEKÂROĞLU (Rize) – 54 üncü hükümeti de söyle; çünkü, onlar da çok para verdi.
AHMET KABİL (Devamla) – Daha sonraki yıllarda, yine, enflasyonun altında taban fiyat verilmiş ve yaş çay paralarının yedi sekiz ay geciktiği olmuştur.
Ancak, 2001 yılı yaş çay bedellerinin, her türlü ekonomik olumsuzluğa rağmen -yine eski yıllardaki gecikme ile- nisan ayı başında ödenmesini sağlayan Başbakan Yardımcımız Sayın Mesut Yılmaz’a, Devlet Bakanımız Sayın Edip Safder Gaydalı’ya ve hükümetimize teşekkürlerimi arz ediyorum.
Sayın milletvekilleri, 2001 yılı yaş çay taban fiyatı ile bir ailenin çaydan elde ettiği gelir, yılda ortalama 900 000 000 liradır; bu da, ayda sadece 75 000 000 lira demektir.
Ayrıca, bu gelire ilaveten, çok iyimser bir kabulle, her aileden bir kişinin de yılda dört ay mevsimlik olarak çalıştığını ve aileye her ay 75 000 000 lira getirdiğini kabul etsek bile, yediden yetmişe herkesin yıl boyunca, budama, gübreleme, toplama, teslim etme gibi faaliyetlerde çalışması karşılığında eline geçen toplam para, ayda sadece 150 000 000 lira olur. Bölge halkının çaydan başka gelir kaynağı da yoktur.
Halbuki, ülkemizde, devletin istatistik bilgilerine göre, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 360 000 000 lira olup, bu, çay müstahsili bir ailenin gelirinin 2 katından daha fazla; yine, yoksulluk sınırı 930 000 000 lira olup, bir ailenin gelirinin 6 katından fazla; yani, çay müstahsili 2 defa aç, 6 defa yoksuldur.
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) – Kimi, kime şikâyet ediyorsun?
AHMET KABİL (Devamla) – Bu nedenle, hükümetimiz ve Sayın Derviş, Hazine, herkes, yaş çay taban fiyatı verirken, sağlığa zararlı kaçak çayın piyasa fiyatını emsal kabul ederek, daha az nasıl fiyat veririz arayışı yerine, Türkiye’nin en güzel bölgesindeki bu insanları nasıl istihdam ederiz, bunlara nasıl iş, aş veririz, göçü nasıl önleriz, bölgeyi nasıl kurtarırız arayışı içerisinde olmalıdır. Bu, sosyal bir olaydır. Unutmayalım ki, bu hususlar Avrupa Birliği kriterlerindendir.
Bunun için de, yüzde 35 artışı öngören yatırım-finansman kararnamesindeki KİT ürünleriyle ilgili hükümler çerçevesinde ve her türlü zorluğa rağmen, 2002 yaş çay taban fiyatı, kilogramda en az 350 TL olmalıdır. Bu fiyatın altında verilecek her fiyat, bölgeye karşı yeni bir haksızlık olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET KABİL (Devamla)- Sayın Başkan, bitiriyorum.
BAŞKAN- Lütfen, bitirirseniz sevinirim.
AHMET KABİL (Devamla)- Ülkemizde yılda tüketilen çay miktarı bugün 150 000 ton, on yıl sonra belki 200 000 ton olacaktır.
Kesinlikle inanıyorum ki, en geç 10-15 yıl sonra, dünyada, ekvatora yakın sıcak çay bölgelerinde üretilen çaylarda kimyasal ilaç artığı ve renk için kullanılan sağlığa zararlı katkı maddeleri daha belirgin olarak deşifre edilecek, dünya pazarında, hiçbir katkısı bulunmayan Türk çayı ısrarla aranacaktır. Bu nedenle, bugün çay tarımını korumalıyız.
Müstahsillere ödenen doğrudan gelir desteği tespit uygulamasında, ruhsatlı çay cüzdanları kayıtları esas alınmalıdır; çünkü, Rize’de bütün araziler çok hisseli tapulara aittir. Müstahsilin en az yüzde 65’i bu uygulamadan istifade edememiştir; ancak yüzde 35’i istifade etmiştir.
Sayın milletvekilleri, insan sağlığı bakımından çay deyip geçmeyelim. 8 Mayıs 2002 tarihli gazetelerin birçoğundaki başlık “Amerika’daki Harvard Üniversitesinin 1 900 kalp hastası üzerinde yaptığı araştırmaya göre, kalp krizi geçiren kişilerin günde en az iki fincan, yani dört bardak çay içmeleri halinde, dört yıl içerisinde, içmeyenlere göre ölüm riski yüzde 44 azalıyor” şeklindeydi; yani, bir fincan içerseniz, yüzde 28’e düşüyor. Ama, unutmayalım ki, bu çay, katkısız Türk çayıdır, yani Rize çayıdır.
Yüce Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)