Benim çocukluğum 1945-1966 yılları arasında Rize’de çayın henüz gelişmekte olduğu yıllarda mısır tarlalarının kenarlarına genel olarak 1,5-2m. Genişliğinde bir çerçevede veya çok ender müstakil küçük arazilerde kendir ekilirdi. Son baharda mısır hasadı yapılırken kendir ürünü de 10-15 kilogramlık bağlar halinde yapılır. Güneş ve yağmur altına bırakılırdı.
Takriben 2 ay sonra komşuların yardımı ile kabuk kısmının ayırarak alınır. Lif şeklindeki kabuklar demetler halinde bölgedeki su ile çalışan tokmaklarda belli bir süre dövülerek imalata hazırlanırdı.
Rize Bezi (Feretiko) Dokuma Tezgahı
Artık yumuşak hale gelen malzeme taranarak halk tarafından standart iplik haline getirilirdi. İplikler alemidi denilen araçlarla masuri şekline getirildikten sonra ketan veya feretiko tezgahlarına gönderilip dokuma tezgahlarında kumaş haline getirilmiş okurlardı.
FERETİKO;
Bu konuda THY broşüründen alıntı yapıldı.
Feretiko, Rize kadınlarının nesilden nesile daha bir hünerle dokuduğu bir kumaş.Bugünkü adıyla Rize bezi. Osmanlı saraylarını da süsleyen gelenek olarak feretiko, dokuma tezgahıyla malzemesiyle desenleriyle çok özel bir kumaş.O yıllarda Türkiye’nin birçok bölgesinde yetişen sınaibir bitki olan kendirin elyafından halat, ip, sicim üretilirmiş.Ancak Rize’nin kavurmayan güneşi liflerin sertleşmesini engelleyen bol yağışı, akarsularındaki yüksek seviyede ozonun bir araya gelmesi sonucunda burada yetişen bitkinin liflerinden çok ince iplik bükülebiliyor, bu da feretikoya incecik dokusunu kazandırıyormuş.Çay öncesi yılların Rize evlerinde birer feretiko tezgahı varmış.O tezgahlardan yayılan “tak tak “ sesleri de günlük hayatın bir parçasıymış.Bugün, tekrar canlandırılmaya çalışılan bu geleneksel ürün çeşitlendirilmiş.Eskiler feretikodan giysi ve çarşaf dikermiş.Onların bugün tezgah başına gelen torunları masa örtüsü, oda takımları, perde, yatak örtüsü de yapıyor.Feretiko dokuyan kadınlar, bu kumaşın eskilerce giysi olarak kullanılmasının nedenlerini şöyle sıralıyor:% 70’i kendir %30 pamuk olan feretiko, astım ve bronşit hastalarının solunumlarını rahatlatıyor, vücuttaki tüm teri çekiyor, yazın serin kışın sıcak tutuyor, bakteri üretmiyor…Feretikoyu denemek, dokunuşunu izlemek isterseniz, yerel yönetimlerden halk eğitimin gündoğdu da açtığı dokuma atölyesi ve satış reyonlarında ve mağazalar her türlü ve her desende Rize bezini bulabilirsiniz.
O tarihlerde aynı tezgahlarda verilen standartlarda ketan üretimi yapılan o sektördeki aracılar vasıtası ile toptancılara ulaştırılırdı.
Bu tüccarlar Taşlıderedeki Kasarcılar köyünde KETENCİLER ailesi ve yiğitler köyünde KABİL ailesince iki ayrı yerde kurulan feretiko ve Ketanların beyazlatılmak için KASARLAR vardı.Beyazlatma işlemi kasara gelen feretikolar büyük kazanlarla kaynatılan kül suyuna takriben 12 saat bekletildikten sonra dere kenarında temiz taşlara serilerek günde 5-6 defa dereden lavotla ıslatılırdı. Bu süreç devam ederken 3 günde bir feretikolar veya ketanlar takriben 60 cm ebadında katlanarak kül suyunun ve iplik kirliliğinin giderilmesi için derede düz taşlardan yapılan tezgahta işçiler tarafından takriben 10 dakika süre ile o arada taşın önündeki suda ıslatılarak bir sağa bir sola dövülürdü.
Ayrıca beyazlama sürecinde iki ayrı zamanlarda havuzlarda ılık suda oluşturulan kireç kaymağı ve şap karışımında 12 saat bekletilerek feretikonun ve ketanın beyazlanması sağlanmış olurdu.Bir ay sonra artık beyazlamış olan feretiko ve ketanlar kurutularak ve katlanarak sahiplerine ulaştılırdı. Genelde feretikolar gömlek, atlet ve çeşitli örtüler vs. yapılırdı. Ketanlar sağlık kuruluşlarınca kullanıldığı söylenirdi.
Bu sektör teşvik edilip sayısı geliştirilirse Rize turizmine katkı sağlayacağı kanaatindeyim.
[embedyt] https://www.youtube.com/watch?v=FUm5-awReKY[/embedyt]