Dönem:19
Birleşim: 97
Tarih:28-04-1994 Perşembe
— Rize Milletvekili Ahmet Kabil’in, Doğu Karadeniz bölgesindeki çay üreticisinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve Devlet Bakanı Nafiz Kurt’un cevabı
BAŞKAN — Çay taban fiyatlarıyla ilgili olmak üzere, gündem dışı ikinci konuşmayı yapmak için Rize Milletvekili Sayın Ahmet Kabil, buyurun efendim.
AHMET KABİL (Rize) — Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Doğu Karadeniz Bölgesinde216 bin çay üreticisinin, yaklaşık 1.5 milyon insanın tek geçim kaynağı çaydır. Hükümetlerimizce, her yıl mayıs ayı başında yaş çay taban fiyatı açıklanır. 1994 çay kampanyası için taban fiyatının açıklanacağı günlerdeyiz. Bu nedenle, çay bölgesi ve çay hakkında Yüce Meclise bilgi arz etmek için huzurunuzdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; çay tarımı, Doğu Karadeniz Bölgesinde, Tirebolu’dan Hopa’ya kadar 895 bin dekar arazide 216 bin üretici tarafından yapılmaktadır. Üreticilerin yüzde 78’i, 1 ilâ 5 dekara kadar çaylığı olanlar, yüzde 19’u,6 ilâ 10 dekara kadar çaylığı olanlar, yüzde 3’ü de, 11 ilâ 15 dekara kadar çaylığı olanlardır. Yani, bu oranlara göre, üreticilerin sahip oldukları çay tarlası büyüklüğü, en iyimser bir tahminle, ortalama 4 dekar kabul edilirse, 1 dekardan da 700 kilogram çay elde edildiğine göre, bir yıl boyunca, budama, gübreleme, toplama ve teslim etme gibi hizmetlerde bütün fertleriyle çalışan 5 nüfuslu bir ailenin eline, 1993 yılı fiyatlarıyla 10 milyon lira geçmektedir. Bu paradan, kompoze gübrenin bedelini eski fiyatlara göre düşerseniz, bir müstahsil ailesi yılda 9 milyon lirayla geçinmek durumundadır. İşte, bu nedenle, Rize, Türkiye’de en çok göç veren illerin başında gelmektedir.
Çayın alım gücü her yıl azalmaktadır 1991 Mayıs ayında 1 kilogram çay 1 575 lira iken, 1 Amerikan Doları 3 976 lira ve 1 ekmek 500 lira idi. 1 kilogram çay parasıyla 3 ekmek alınabiliyordu. 1993 yılında 1 kilogram çay parasıyla ancak 1 ekmek alabildik. Bir yıl önce, 1993 Mayıs ayında çay taban fiyatı açıklandığında 1 Amerikan Doları 10 122 lira idi. 1994’tc dolar 42 bin liraya kadar çıktı. 1 dolan, bu kampanya müddetince 35 bin lira kabul edersek, çayın 1993’teki piyasa değerini, yani alım gücü koruması için taban fiyatın bu yıl 12 276 lira olması gerekir. Kompoze gübrenin tonu 1993’te 1 milyon 491 bin lira iken, bugün 6 milyon 800 bin liradır. 1993’ten bugüne zorunlu tüketim maddelerinden mesela un, şeker, tüp fiyatları dolara eşdeğer olarak artmıştır. Bu artışları ve Türkiyemizin içinde bulunduğu ekonomik krizi de göz önüne alırsak,
-ayrıca, müstahsilden bu yılda belli bir fedakârlık yapmasını istedikten sonra- çay fiyatının en az 10 bin lira olması gerekir.
Şayet Çay Kurumunda belli bir tasarruf yapılması düşünülüyorsa, bunu, hammadde yaş çaydan, yani müstahsilin alın terinden değil de, çay satış bayilerine hesapsızca ödenen paralardan yapmak gerekir.
Reklam ve tanıtma gideri olarak nereye verildiği belli olmayan lüzumsuz harcamaları da kısmak gerekir. Örnek olarak, 1991 yılında 86 bin ton kuru çay satışı yapılmışken, verilen satış primi 14 milyar 676 milyon lira idi. 1992’de çay satışı 10 bin ton düşmesine rağmen, ödenen satış primi 72 milyar 583 milyon liradır. Aynı yıllarda, reklam ve tanıtma giderlerine bakacak olursak; 1991 yılında 452 milyon lira ödenmişken, 1992’de çay satışı azalmasına rağmen bu meblağ 7 milyar 850 milyon liraya çıkmıştır.
Yine, 1991 yılında, bütün fabrikalarda çalışan işçi sayısı 22 844 iken, 1992 yılında aynı fabrikalarda bordroda görülen ve maaş alan 31 bin işçi olmuştur. Tabiî, bütün bunlar kuru çay maliyetini yükseltmiştir. Bu savurganlığı önlemek gerekir.
Ayrıca, 27 Aralık 1993 tarih ve 21801 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan çay bahçelerinin ıslahı ve budamaya tabi tutulacak çaylıklarla ilgili Bakanlar Kurulu kararında da, bu maksadı aşan, çay sektörüne önemli sıkıntılar getiren, serbest ticarette rekabeti önleyen ve ferdî mülkiyet hakkını engelleyen hükümler taşımaktadır…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN — Toparlıyor muyuz Sayın Kabil?..
AHMET KABİL (Devamla) — Toparlıyorum Sayın Başkan.
Bu nedenle, tatbiki mümkün olmayan bu kararın tekrar gözden geçirilmesi gerekir. Daha önce teşvik primi verilerek yaptırılan çay tarlalarının, Genel Müdürün keyfine göre ruhsatlarının iptal edilmesi, müstahsilin kendine ait çay tarlasından özel teşebbüse çay vermesi, hatta kendi fabrikasında işlemesini dahi yasaklayan bir hüküm, hangi kanunla izah edilebilir?
Özel çay fabrikalarını denetleme ve gerekirse kapatma yetkisinin Çay Kurumu Genel Müdürlüğüne verilmesi yerine, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığına bağlı, kalite, sağlık, pazarlama ve çevre yönünden, hem Çay Kurumunu denetleyecek, hem özel teşebbüsü denetleyecek ilgili bakanlıkların temsilcilerinin bulunacağı bir kalite kontrol merkezinin kurulmasının çok daha uygun olacağı kanaatindeyim.
Bu açıklamalarımın Sayın Bakan ve Sayın Başbakan tarafından dikkate alınacağını ümit ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN — Teşekkür ediyorum Sayın Kabil.
Gündem dışı konuşmaya cevap vermek üzere Devlet Bakanı Sayın Nafiz Kurt’a söz veriyorum; buyurun efendim.
DEVLET BAKANI NAFİZ KURT (Samsun) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anavatan Partisi Milletvekili Sayın Ahmet Kabil arkadaşımızın, 1994 yılı çay alımları fiyat politikaları ve geçen dönemle ilgili fiyat politikaları hakkındaki gündem dışı konuşmasına cevap vermek için huzurlarınızda bulunuyorum. Sayın Kabil’e, bana bu hususta konuşma imkânı verdiği için teşekkür ‘ ediyorum.
İnşallah, mayıs ayının 15’ine doğru çay alımlarına başlayacağız. Hükümetimizin, diğer ziraî mahsullerin alımında, üreticilerimizi nasıl memnun etmişse, çay alımlarında da memnun edeceğini belirtmek isterim. Fakat, şunu da ifade etmek isterim ki, biz, hiçbir hükümetin yapmadığı bir şekilde, tütünde ve çayda reform yapıyoruz.
Bu sene çay üretiminde 150 milyon kiloluk bir budamaya gittik ve budadığımızın bedelinin maliyet üzerinden yüzde 70’inin parasını vereceğiz. Çayın büyük bir kriz içerisinde olduğunu Sayın Kabil’in ve Rizelilerin bilmesinde fayda var. Sayın Kabil’in istediği şekilde bu paraları çay üreticisine verirsek, bir dahaki sene Çaykur’un da batma tehlikesi içerisine gireceğini huzurlarınızda belirtmek isterim.
1992 ve 1993 yıllarını kapsayan iki senelik çay fiyatlarından, çay üreticimiz çok memnun; ödemelerinden memnun. Çay-Kur’un 1994 yılında, hemen hemen 500 milyon kilo kadar çay alacağım tahmin ediyoruz; hedefimiz o doğrultuda. Budamadan sonra bugünkü rekoltemiz 700–750 milyon kilo çaydır. Eğer, biz, çay üreticimize fahiş fiyatla bugün fiyat açıklayıp parayı verirsek, 1995 senesinde üreticimizden Çay-Kur olarak çay almamız mümkün olmayacaktır. Kürsülerde konuşmak kolay; fakat ziraî mahsulleri politikanın dışında bırakmak mecburiyetindeyiz.
Aksi takdirde, tütünde 500 milyon kilo stokla, çayda 50 milyon kilo stokla, 1995 yılında bu ürünleri alma imkânına, hangi hükümetler işbaşına gelirse gelsin, sahip olamayacaktır.
Hükümetimiz, çay üreticimize, mümkün olduğu kadar, alın terinin, emeğinin karşılığını verecektir; bundan müsterih olunuz. Diğer mahsullerde olduğu gibi, çayda da üreticimize, ürünlerinin değerini verdik ve üreticimiz de çok memnundur. Fakat, hep beraber bunu siyasî bir konu olarak üreticimize götürmeyelim. Aksi takdirde, bugün 2 trilyon lira borcu olan Çay-Kur, bu sene içerisinde bu parayı bankalara ödeyemezse, sene sonunda 5 trilyon, gelecek şene 15 trilyon lira olarak ödemek zorunda kalacaktır; bu yükün altından da hiç kimse kalkamayacaktır. Bu durumda, Çay-Kur da batarsa, çay alınamaz ve Rize çaysız kalır. Bu durumu belirtmek ister, bu vesileyle hepinize saygılar sunarım, (DYP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN — Sayın Bakan, teşekkür ediyorum.
