Dönem:19      
Birleşim: 101    
Tarih :19-04-1995 Çarşamba


BAŞKAN – 16 ncı madde üzerinde, ANAP Grubu adına, Sayın Ahmet Kabil; buyurun efendim.

ANAP GRUBU ADINA AHMET KABİL (Rize) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan, Fikir ve Sanat Eserleri kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Tasarısının 16 ncı maddesi hakkında, Grubumuzun görüşlerini Yüce Meclise sunmak üzere huzurunuzdayım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Telif hakları kanunu diye tanımlanan 5846 sayılı Kanun 1951 yılında çıkarılmış olup, 1983 yılında, o günün şartlarına göre, bazı maddeleri değiştirilmiştir. 1983’ten 1992’ye kadar Türkiye’de her sahada yaşanan hızlı gelişme, fikir ve sanat alanında da bilgisayar dönemini getirmiştir. 1983-1991 döneminde, özellikle yazılım endüstrisinin ve teknolojisinin çok hızlı gelişmesi, ayrıca bu sahada bilgisayar teknolojisi gibi bir teknolojinin ortaya çıkması ve güzel sanatlar alanındaki yeni oluşumlar, kanunda yeni düzenlemeleri gündeme getirmiştir. Eser sahiplerinin telif haklarının korunmasındaki cezaî müeyyidelerin yetersizliği ve caydırıcılık özelliğinin kalmayışı, bazı açıkgözlerin haksız kazanç elde etmelerini teşvik etmiştir.

Türkiye’nin bu gelişme dönemi, yazılım endüstrisi ürünleri olan bilgisayar programlarına çok önem kazandırmıştır. Bu programlar, özellikle, insan gücü, teknik ve malî kaynak yatırımını gerektirmektedir. Bu kadar zor elde edilmiş bir eserin haksız kopyalanması çok kolay ve ucuz olacağından, bu, piyasada çok çelişkili ve haksız kazançları da teşvik etmiştir. Bu durumda, bu fikrî hakların korunması, fikir ve sanat eserlerinin korunması ve teşvik edilmesi açısından kaçınılmazdır; aynı zamanda, bir haksızlığı, bir kargaşayı, bir haksız rekabeti de önlemiş olacaktır; çünkü, bilgisayar programları, endüstrinin her alanında giderek artan bir önemle rol almaktadır ve ülkemizin endüstriyel gelişmesi için temel öneme sahip bir konuma gelmiştir

Ülkemizde kurulmakta olan radyo – televizyon düzeninde sinema endüstrisinin alacağı durum açısından da yeni bir düzenlemeye ihtiyaç vardır.

Günümüzde, kitap, kaset ve benzeri eserlerin piyasasında korsanlık gibi bir bir durum meydana gelmekte ve fikrî haklara dönük bu tecavüzün önlenmesi gerekmektedir. Bütün bu hakların korunması için, her alanda, meslek birliklerine ihtiyaç vardır. Meslek birliklerinin yanında, bu tasarıyla, fikir ve sanat alanındaki eserlerin her türlü haklarının bütün boyutlarıyla korunması, ülkemizdeki fikir ve sanat ürünlerini teşvik edeceği ve artıracağı gibi, mevcut eserlerin sahiplerinin, başta telif hakları olmak üzere diğer bütün haklarının korunmasını da sağlamış olacaktır. Böylece, diğer çağdaş dünya ülkeleriyle daha sağlıklı ve sıkı bir kültürel ve sanatsal ilişki kurulacak, sanatsal değişiklikler artırılacaktır.

Yine, sanatçıların ve eser sahiplerinin haklarının korunmasında, meslek birliklerine büyük görevler düşmektedir. Meslek birliklerinin örgütlenmesi ne kadar sağlıklı ne kadar demokratik ne kadar güçlü olursa, hakların korunması da o kadar güçlü olacaktır.

Bu nedenle, elimizdeki metnin 16 ncı maddesinde yer alan “birden fazla meslek birliği kurulamaz” ifadesi korunmalıdır; aksi halde, her meslek dalında bir hengâme yaşanacağı ve her dalda, seçim kaybedip, hizip yaratıp tekrar birlik kurulacağı muhakkaktır.

Metinde “ilgili bakanın teklifi ve Bakanlar Kurulunun onayıyla tip statüler belirlenebilir” şeklinde hüküm vardır. Örnek olarak müzik alanında, Türk sanat müziği, Türk halk müziği veTürk pop müziği gibi dallarda birlik kurulabiliyor.

Netice olarak, 16 ncı maddenin, metindeki mevcut şekli korunarak kanunlaşmasından yanayız. Ancak, bu tasarı, haftalardır Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine gelip gidiyor, bir türlü çıkmıyor. İktidar partilerinin 248 milletvekilinden 114’ü gelsin, biz de oy verelim, bu kanun çıksın diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kabil.