Dönem:20
Birleşim: 45
Tarih:14-01-1997 Salı
Tarafımızca hazırlanarak 16.4.1996 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan 2/244 esas numaralı “Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Hakkında 41 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında 2809 Sayılı Kanuna Ek ve Geçici Maddeler Eklenmesi ve 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin” Kanun Teklifim sevk edildiği Millî Eğitim ve Plan ve Bütçe Komisyonlarında 45 günlük süre içinde görüşülmediğinden, Teklifimin İçtüzüğün 37 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre doğrudan doğruya gündeme alınmasını Yüce Meclisin takdirlerine arz ederim. Saygılarımla. 26.11.1996
Ahmet Kabil Rize
BAŞKAN – Bu konuda, Komisyon ve Hükümet herhangi bir beyanda bulunacaklar mı efendim?.. Bulunmuyorlar. Teklif sahibi olarak, Sayın Kabil; buyurun. Süreniz 5 dakika efendim.
AHMET KABİL (Rize) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5 Temmuz 1991 tarihli Anavatan İktidarının Hükümet Programı uyarınca, çok ciddî kriterler değerlendirilerek “Yükseköğrenim Gelişme Planı” diye bir plan hazırlanmıştı; açılması istenilen üniveristeler arasında Rize üniversitesi de vardı. Yine, 1992 hükümet değişikliğinden sonra, bu plan bir tarafa bırakılarak değişik kriterlerle 24 yeni üniversite açılmış; fakat, Rize üniversitesi bunların arasına girememişti.
1995 yılında, Millî Eğitim ve Plan ve Bütçe Komisyonlarından geçip Türkiye Büyük Millet Meclisinde Genel Kurula inebilen; fakat, erken seçim dolayısıyla görüşülemeyen ve 20 nci Dönemin başından beri komisyonda bekleyen Rize üniversitesinin, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine alınması hususunda görüşlerimi arz etmek için söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyor, beni dinleyen herkesin ramazanının hayırlı ve mübarek olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri, bugün, Türkiye’de, 18-21 yaş grubundaki 5 milyon gencimizin, ancak yüzde 25’ine, yani, dört kişiden birine yüksek tahsil yaptırabiliyoruz. Türkiye’de, yükseköğrenimde okullaşma oranı, yüzde 13’ü örgün, yüzde 14’ü yaygın olmak üzere, yüzde 27’dir. Bu tablo, iyi bir tablo değildir. 1993 istatistiklerine göre, dünyada örgün eğitimde okullaşma oranı, Amerika Birleşik Devletlerinde yüzde 63, Kanada’da yüzde 65, İngiltere’de yüzde 41, Yunanistan’da yüzde 29, Türkiye’de, o tarihte yüzde 12, bugün yüzde 13’tür. Gelişmiş ülkelerle aradaki farkı kapatmak için, yükseköğretimde açıköğretimin oranını yıldan yıla artırıyoruz. Türkiye’de yükseköğretimin açıköğretime oranı, 1983’te yüzde 38, 1989’da yüzde 43, 1992’de yüzde 49, 1995’te ise, yükseköğretime alınan 793 bin öğrencinin 584 bini açıköğretime, sadece 206 bini örgün öğretime alınmıştır, yani, 1995’te bu oran yüzde 74’e ulaşmıştır. Bu düşünce, herkese bir diploma verelim, nasıl olursa olsun düşüncesidir. Bu yanlıştır. Bana göre, kendimizi kandırıyoruz.
Dünyada, açıköğretimin bu oranda olduğu başka bir ülke yoktur. Gerçek çare, yeni üniversite açmaktır. Esas olan, insangücünü nitelikli olarak yetiştirmektir. Toplumlarda, artık, hızlı bir değişim süreci devam etmektedir. Teknolojideki değişiklikler, çağımızı, bilgi ve iletişim çağı haline getirmiştir. Günümüzde, iyilerle en iyilerin yarıştığını unutmamak gerekir. Sosyal, ekonomik, bölgesel ve yerel farklılıkları giderebilmek, üniversitenin öncülüğünde bölgelere uygun sanayi geliştirmek, herkese imkân ve fırsat eşitliği sağlamak, ihtiyaç duyulan alanlarda kaliteli, teknolojik gelişmelere uyabilen, bilgili, kendine güvenen eleman yetiştirmek esas alınmalıdır. Bunun için, kanunlaşan üniversitelerimizin binaları, hocalarının temini, laboratuvarları, kütüphaneleri kısa zamanda bitirilmelidir. Şehirlerin gelişmesi açısından, üniversite en etkili bir kurumdur. Bu nedenle, üniversitelerimizi büyük şehirlerde toplama yerine, yurt sathına yaymak gerekir. Tekelleşmeye son verelim artık. Bu, aynı zamanda, Yedinci Beş Yıllık Planın hedefidir. Bu nedenle, üniversitelerin yerlerini seçerken çok hassas davranmalıyız. Rize’nin en uygun yerlerden birisi olduğu kanaatindeyim.
Türk cumhuriyetlerinin, yani, Orta Asya’nın dünyaya açılan kapısında, Rize’de kurulacak bir üniversite, Türkiye’nin, gelişmişlik açısından bir reklamı ve bir imajı olacaktır. Bu üniversite, Karadeniz ülkelerinin araştırma merkezi olmak durumundadır. Türk cumhuriyetlerinden gelen öğrencilere, hafta sonunda ülkelerine gidebilme imkânı doğacaktır.
Rize’nin bir terör sorunu olmamasına rağmen, Türkiye’de en çok göç veren, ekonomik yönden her gün fakirleşen, işsizlik oranı her gün artan bir ilimizdir. Rize’nin kaderinin değişmesinin çarelerinden en önemlisi, Rize’nin üniversite şehri olmasıdır. Bu da, bugün, siz değerli milletvekillerinin parmaklarının ucundadır. Bunu Rize’ye çok görmeyin artık.
Halen, Rize’nin 2 fakültesi, 1 yüksekokulu öğretime devam etmekte, 110 dönümlük üniversite arsası ve halk desteği sağlayacak derneğimiz faaliyettedir. Bütün partilerin yetkilileri, Rize’deki mahallî televizyonlarda Rize’ye üniversite sözü vermişlerdir. Halen, zaman zaman Rize’ye gelen parti yetkilileri, bu taahhütlerini teyit edip, tekrar etmektedirler.
Benim bu teklifimin, bugün, parti grupları için, sözlerini, taahhütlerini yerine getirmek açısından bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Ayrıca, büyük bir hizmetin ilk etabını aşmış olacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kabil, size eksüre de verdim; lütfen toparlar mısınız, son cümlenizi söyler misiniz efendim.
AHMET KABİL (Devamla) – Toparlıyorum efendim.
Daha önce, iktidar partilerine mensup dört arkadaşımın üniversite tekliflerine, muhalefet olarak hep beraber destek verdik, gündeme alındılar. Bugün, Rize’ye karşı, bir ayrıcalık, bir yanlışlık yapmayacağınızı ümit ediyorum. Şu anda, bütün Rize halkı bizi izliyor; müjdeli haberinizin kararını bekliyor.
Gelin, hep beraber bu hayırlı kararın şerefini paylaşıp, Rize üniversitesinin gündeme alınmasını sağlayalım diyorum ve hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP ve DSP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Kabil.
